Bazen korkuya kapılmıyor değildim.
Eşime “Ya her şey ters giderse,” diye sordum.
Eşim de artık bu işe girmeye karar vermişti.
“Bak Erol” dedi, “Eğer işler kötü gider, her şeyimizi kaybedersek, bir deniz kenarına gider, sokak simidi ve çay alır, sıfırdan başlar, hayallerimizi yeniden kurarız.”
Sustum ve dinledim.
Büyüsünü bozmadan izledim.
Sen de düşün,
Bir şeye emek verdiğimizi, gereğini yerine getirip layığınca tamamladığımızı…
Kendimizi konfor alanlarımıza hapsetmediğimizi, akışkan olduğumuzu…
Şükrederek tembellik etmenin ataletindense şükrederek çalışmayı benimsediğimizi…
Her şeyi söze dökmek zorunda kalmadan karşımızdakine sessizce hissettirebildiğimizi…
Üzülsek bile üzmediğimizi, başkalarının sorumluluğunu almaktan kaçmadığımızı…
Yaşamlarımızdan çıkaracağımız sonucun ahenk ve denge olduğunu…
Kendimizi evrenin, tabiatın bir parçası olarak görebildiğimizi, tüm varlıklara saygı duyabildiğimizi, mütevazı olabildiğimizi…
Şşşşşş, sessiz ol, büyüsünü bozma!